Kalite Ahlaktır
Aldığımız her üründe, yediğimiz her yemekte, tanıştığımız her insanda kalite arıyoruz, kalite sorguluyoruz. Kendi değer yargılarımıza göre etiketleme yaparak bazen memnun bazen şikâyetçi oluyoruz. Ve hep şunu savunuyoruz; herkes işini en iyi şekilde yapsa toplum olarak ihya oluruz!
Ters giden nedir?
Kaliteden uzaklaşmamızın aslında kavramı yanlış biliyor olmamızla ilgisi olabilir mi?
Soruların cevaplarını YeniDönem Gazetesi’ni ziyarete gelen Kalite Birliği Başkanı Mustafa Karaman, Onursal Başkan Prof. Dr. Erkan Işığıçok, İstanbul Üniversitesi Öğr. Üyesi ve İstanbul Temsilcisi Doç. Dr. Ömer Kul ve Kalite Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Ekin’den aldım.
İnternete kelimeyi yazdığımız zaman çeşitli tanımlar karşımıza çıkıyor. Kalite yönetim sistemleri, toplam kalite yönetimi dersleri, kursları, çeşitli belgeleri var. Sanki hep sanayi üretimi için olması gereken bir şeymiş gibi düşünüyoruz. Genel olarak kalite; bir ürün veya hizmetin belirlenen, olabilecek ihtiyaçları karşılama kabiliyetine dayanan özelliklerin toplamı olarak geçiyor.
Kullanıma uygunluk da diyebiliriz!
“Kalite pahalıdır” diye de bir mottomuz var.
Bu bilgiler ışığında kaliteyi de paketleyip, diğer öğrendiğimiz hazır kalıpların yanına kaldırıyoruz.
Hâlbuki Mustafa Karaman’ın dediği gibi kalite ahlaktır!
Yaptığımız iş her ne olursa olsun, çay dağıtmak, çöp atmak, ders anlatmak ya da şirket yönetmek!
Eğer ahlaklıysak kalite hissedilmeye başlar.
Bunu mesleki olarak belirlenen kriterleri yerine getirmek sağlamaz sadece. Üstümüze düşen neyse layıkıyla yapabilmektir. Gözle görülemez, ölçülemez ama hissedilir.
Bu anlayışlar ışığında KALBİR derneğinin yapmış olduğu çalışmalardan da bahsetmek istiyorum sizlere:
Kalite Şehri Bursa!
“Antep, gaziliği hak etti; Gaziantep oldu.
Maraş, kahramanlık yaptı; Kahramanmaraş oldu.
Urfa’nın şanı büyüktü; Şanlıurfa oldu.
Bursa’da kalite unvanını almalı; Kalite Şehri Bursa olmalı!” diyerek projeyi başlatan yönetim, sahada tanıtımlara başladı. Sanayicilere gerçek kalitenin ne olması gerektiğini anlatan dernek, yüzde 30’u bile uyandırabilsek bize yeter diyor.
Bu anlamda “uyandırma servisi” olmaktan memnuniyet duyuyorlar.
Buna paralel olarak her sene “kalite ordusu” programını devam ettiriyorlar. Her sene yaklaşık 100 öğrenci yetiştiren program 14.sünü bitirdi bile.
Üniversite okuyan, diplomasını alan ama meslek edinememiş gençlere de ışık tutuyorlar böylece.
Eğitimler de Excel vb. bilgisayar programlarının yanı sıra SWOT Analizi gibi kurumsal iş hayatının vazgeçilmez uygulamaları da öğretiliyor programda. Böylece iş görüşmelerinde fark yaratarak işe yerleşmeyi başaran çok sayıda öğrenci var ve bunu haklı olarak gururla anlatıyor KALBİR yönetimi.
Yaptığın işi gönül vererek yapmak ne güzel! Sevdiğin işi yapıyorsan yorulmazsın kesinlikle. Bu anlayışla sürekli olarak projeler üreten derneğin temsilcilerinin akademik altyapıları ve destekleri bulunuyor.
Bu sayede Türkiye’nin dört bir köşesinde istenildiği takdirde eğitim verebileceklerinin de altını çiziyorlar.
Yeter ki insanlar bilinçlensin, farkındalık kazansın ve kalite yolculuğu başlasın!
***
Bursa’nın birçok özelliğinden gurur duyuyoruz. Bunu sadece yaşadığımız şehir olduğu için söylüyor değiliz asla, başka illerde yaşayan insanların da gözü üzerimizde.
Doğası, denize yakınlığı, yemek kültürü, tarihi ve tarihin vermiş olduğu gizemli ruhu ile Türkiye’nin 4. büyük kentiyiz.
Sanayide olduğu kadar turizmde de varız.
Ancak “Milli Ses Ver” projesiyle de KALBİR önemli bir noktaya dikkat çekiyor. Sanayi üretiminde ne kadar yerli ve milliyiz?
Üretilen ürünleri dış pazara satıyor, markalama süreci bittikten sonra daha yüksek ücretlerle biz tüketiciler satın alıyoruz.
Fason üretimden öteye geçemiyoruz.
Sebebi düzene alışmışlık, gelen neslin üzerine bir şey koymayı düşünememesi, vizyon belirleyememe, alışkın olunan kâr marjından vazgeçememe!
Sanayi kuruluşlarına yaptıkları ziyaretlerle bir uyanışta bu alanda gerçekleştiriyor KALBİR.
Tüm çaba, kalite hayatımızın her alanında hissedilebilsin diye.